Projeler

Banu Bulduk

banubulduk@hacettepe.edu.tr

"Bengüsu / Bengüsu"

Bu çalışma kimlerin Bengüsü (Ab-ı Hayat) içtiği sorusunun yanıtının arandığı bir projedir. Ab-ı Hayat içenlerin buluştuğu, güven duygusunu kaybetmemiş, bünyesindeki her bir parçanın ayrı bir değer taşıdığı ve genelinde söz konusu kavramların ölümsüzlük suyundan içtiği bilinen bu zirvede, Köroğlu’nun atı Kırat’ı şahlandırdığı görülmektedir. Değerlerini ve değerini kaybetmemiş insanların buluştuğu ölümsüz bir yaşam, at figürü ile biçim bulmaktadır.

This study is a project in which the answer to the question of who drank Bengüsu (elixir of life) is seeked. At the peak, all parts of which have different meanings and havent lost the feeling of confidence and whose elixir of life is drunk by concepts that are at issue and where people who drank the elixir of life meet , it is seen that köroğlu rears up his horse  Kırat. In the figures of a horse ,you see a life in which people who haven’t lost their value and values meet.

Barış Hasırcı

barishasirci@gmail.com

"Şimdi / The Present"

Geleceği nasıl seziyorum? Şimdinin işaretleri sayesinde. Gizin kökü şimdidedir; şimdiye dikkat edecek olursan, onu iyileştirebilirsin. Ve şimdiyi iyileştirebilirsen, daha sonra gelecek olan da iyi olacaktır” (Paulo Coelho, Simyacı). Gelecek, “şimdi” şekillenmektedir. “Gelecek” ve “geçmiş”, “şimdi”yi yorumlamakta, üretmekte kullandığımız birer yanılsama, çerçevedir. Bu çerçeveler, “şimdi”yi yansıtırlar. Eğer gelecek artık eskisi gibi değilse, bunun nedeni “şimdi”nin değişmiş olmasıdır. “Şimdi”ye, “bu an”a dikkat edilmediğinde akıp gidecek olan “gelecek”tir. “Geçmiş” diye izlenilen olgu bir çerçeveyse ve “şimdi”yi yansıtıyorsa, çerçeveye bakılarak yaşandığında da kaybolacak olan yine “gelecek” olacaktır. “Gizin kökü şimdidedir”.

“How do I guess at the future? Based on the omens of the present. The secret is here in the present. If you pay attention to the present, you can improve upon it. And, if you improve on the present, what comes later will also be better” (Paulo Coelho, The Alchemist). The future is given a shape in the present. The concepts of “the future” and “the past” are illusions, frameworks that reflect “the present” and are used to interpret it. If “the future is not what it used to be”, this is due to the fact that “the present” is not what it used to be. When attention is not paid to “the present” what will be lost is “the future”. If attention is paid to “the past”, what will be lost is, again, “the future”. “The secret is here in the present”.

Begüm EKEN, Merve ŞENOYMAK ERSAN, Zeynep PEHLİVAN

begumekengrafik@gmail.com

"dezenfArmasyon"

Var olan bilgi ne kadar doğru? Her alanda, özellikle sosyal medyada farklı kaynaklardan hızla gelen ve anında tüketilen bilgi, sorgulayıcı analitik bakışı olmayan insanda altını doldurmayan bir özgüven yaratmaktadır. Özgüven ve bilgisizliğin bir araya gelmesi bir konu hakkında “bilmiyorum” diyemeyen bir neslin kişilik yapısını şekillendirerek, kirlenen bilgi ortamını beslemektedir. Bilginin çarpıtıldığı ve sorgulanmadığı bu günlerde, sanal gerçeklik içinde insanların nasıl yaşadıkları ve bilgi olmadan da nasıl fikir sahibi olabildikleri video sanatı olarak sunulacaktır. Distopik bir gelecek öngörülmektedir. Yanlış bilgi içeren sorular sokaktan insanlara rastgele sorulacaktır. Uzun anlaşılır diyaloglar yerine kurgulanmış planlar kullanarak, bilginin insanlar arasında değişime uğrayarak akışı gösterilmek istenmektedir.

How true is information? Information coming from different sources, especially on the Internet, creates a false self-confidence on people without a critical thinking and common sense. A generation, who cannot say “I don’t know”, is forming in this advanced day and age with that ignorance, and false confidence. In these days information is distorted and accepted without question, and people who always have an idea without any knowledge or background about the topic be presented in a video art format. Therefore a dystopic future is foreseen. Questions, which contain incorrect information, will be asked to random people. This project is intended to show the flow of information and how it transformed though people with edited plans instead of conceptive dialogues.

Elvan Kanmaz, Vedat Güntay

elvankanmaz@gmail.com

"Deccal'in Eşeği"

Elektronik iletişim ağı; televizyon programları ile evlerimize girmiş ve sosyal ağ ile kendi sürecini farklı bir aşamaya çekmiştir. Sanal gerçeklik kendi benliğini elektronik kanalla sunmuş ve yüz yüze iletişimi neredeyse yok etmiştir. Bilgi kirliliği, kişilerarası iletişimsizlik ve sosyal medyada yaratılan benlik sunumları, sanal bir gerçekliği kucaklarken, hızlı ve kaynağı araştırılmadan üretilen enformasyonlar da gerçeği olduğundan daha farklı ve karmaşık hale getirmeye başlamıştır. Projede; kitle iletişim araçlarının günümüzde ve gelecekte bizleri bir ağ gibi sararak, “Küresel Köy”leşen dünyada kişilerarası iletişimsizliği körüklemesi dile getirilmektedir. Bu noktada halk arasında kıyamet alameti olarak kullanılan “Deccal’in Eşeği” göndermesi, mizahi olarak projede konumlanmıştır. 

Electronic communication network enters our homes through television programs and social networks have attracted its own process to a different stage. Virtual reality presented to their ego with electronic channel and face-to-face communication was almost non-existent. Information pollution, interpersonal communication and self-presentation in social media created a virtual reality, the source of the information produced without investigation so the truth began to make more diverse and complex. In this Project; present and the future of the mass media wrapped us as a network that, in the "Global Village" World interpersonal-communication is said to be instigated. At this point, “The Donkey of Deggial” which is used as a sign of the apocalypse among the people, is located in a humorous way in this Project.

Ezgi Toraman

eztoraman@gmail.com

"Varoluş"

Değişim zamandır. Zaman ise gelecek.
Geçmiş zamandır. Zaman ise gelecek.
Past is time. And time is future.
So that past is future.

Öyleyse geçmiş gelecektir...

İnsanların, doğanın, düşüncelerin, bilimin, kültürlerin değişimi zamanı, zaman ise geleceği belirler. Zaman görünmeyen bir iptir, oktur, köprüdür. Geçmişin bir noktasında bağlanılıp geleceğin bir noktasını hedef alan, bitmeyen ama takip edilebilen her şeydir. Görünmez değildir; ama sonrasını görmek için öncesini ister. İcatlar, keşifler, savaşlar, barışlar, varoluşlar, yokoluşlar... geçmişin getirdiği geleceklerdir. Nereden geldiğimiz nerede durduğumuzu, nerede durduğumuz nereye gideceğimizi belirler. Böylece nasıl bir gelecek istiyorsak öyle bir zaman yaşarız. Her şey zaman üzerine yazılmış bir cümledir. Bir sonraki cümle, bir öncekini takip eder. 1900’leri 2000’lere bağlayan köprü, bugün yaşanılanları belirlemiş, 2000ler ise yarın yaşanılacaklar için temeller atmakta. Zaman üzerine konulan her şeyi bir sonraki saate, güne, yıla, asra taşır. Bu nedenle gelecek hiçbir zaman eskisi gibi değil...

Change is time. And time is future.

The transition of humanity, nature, ideas, science and cultures determines time, and so time determines future. Time is an invisible rope, arrow and bridge. Time is everything that has been attached in some moment of past, aiming some moment of future, and unending but be followed. It is not invisible, but requires the previous to reveal the later. Inventions, discoveries, wars, peace, existence, annihilations...What comes with past is future. Where we came from determines where we are now. Where we are now determines where will we be going. Thereby we live the time that comes with the future we want. Everything is a sentence that written on time. The next coming sentence follows the previous sentence. The bridge that connects 1900s to 2000s has determined the life today. And 2000s is laying the base for the life of tomorrow. Time carries everything on it to following hour, day, year and century. That’s why future is not what is used to be.

Gürsoy Şeref

gursoyseref@gmail.com

"Anlamsız Zaman"

Biz bir anı bir mekânda yaşar, bir iz bırakır ve ayrılırız. Zaten biz, bizden öncekilerin bıraktıkları izlerin üzerine yeni izler ekler ve bizden sonra geleceklerin ekleyecekleri daha yeni izlerle devam eden bir akışın içinde yer almış oluruz. Bütün bu olanlara tek şahit ise mekânın kendisidir. Az da olsa değiştiririz geçtiğimiz, yaşadığımız yerleri bizden sonra geleceklere bırakmadan önce. Bir mekânda bizden öncekilerin oluşturmuş olduğu geçmiş, bizim o mekândaki geleceğimizi oluşturur. Bizim yaşadığımız an ise başkalarının geleceğinin geçmişini oluşturur. Bizim olmadığımız bir mekânda zaman, bizim için ne kadar anlamsız olur?

We live the moment in a place, and leave a trace, then leave that place. We moreover add new traces over the traces left by previous ones and take place in the flow that inviting forthcoming ones for new traces.The only witness to all those happenings is the place itself. Before leaving the places we live to forthcoming ones, we change them leastwise. In a place, the past time lived by the previous ones, forms our future in there. And the moment we live forms the past of forthcoming others' future.Time in such a place where we absent is how meaningless for us?

İncilay Yurdakul

incilay@hacettepe.edu.tr

"Gelecek Düşlerimizin Sorgusunda"

Bu çalışma bir  think tank kurgusal senaryosudur. Avcı, etçil ve zehirli bitkiler; doğanın kendiliğinden üretimi içinde, bilinç ve düşünce sahibi olarak gelişme kaydettikleri bir zaman diliminde yaşamaktadırlar. Bu tür bitkilerin; kızıl ötesi, mor ötesi, röntgen ışınları ve bunun gibi ışınım ve yüksek algılama özelliğine sahip kimi hayvan türleriyle kurdukları birliktelikle, dünyadaki yıkım ve yokoluş senaryolarına karşı verdikleri savaş konu olarak ele alınacaktır. Bu güçler birliği yeryüzünde yıkım ve yokoluş yaratan insan türüne karşı savaş vermektedir. Senaryo, storyboard ve görsel uygulamalar olarak çalışalacak olan tasarım, distopya kurgusuyla gerçekleştirilecektir.

This work is a think-tank fictional script. Hunter, carnivore, and poisonous plants live in a time period in which they advance by means of having consciousness and thoughts, in the self-productivity of the nature. Cooperation of these types of plants with some types of animals which have the feature of infrared, ultraviolet, x-ray and similar radiation, and high sensation; and their war against destruction and annihilation scenarios on earth will be covered as the subject. This union of forces fights against the humankind who creates destruction and annihilation. The design, which will be practiced as scenario, storyboard, and visual applications, will be materialized with its dystopian fiction.

Mesut Tanrıkulu

msttnrkl01@gmail.com

"İrade Özgürlüğü"

Şu anda gelecek, tek bir elin, tek bir gücün her şeyi biz istesekte istemesekte tek bir merkezden kontrol edebilmesi gerçeğine doğru gitmektedir. Türkiye’de internete uygulanan sansür gerçeği, bu tek elden kontrol mekanizmasının ve sonuçlarının sadece bir başlangıcı olarak görülebilir. Görünürde halka sunulan hizmetin yine bu hizmeti sunanlar tarafından engellenmesi ve etkileri tartışılması gereken bir konudur. Bu durum kişinin ifade özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Hakim gücün kullanıcıların internet üzerindeki bilgiye erişmesi ve internet ortamında paylaşımda bulunmasının önüne geçen ve bu hakkı engelleyen internet sansürü, hakim gücün kullanıcılara kendi iradesiyle tanıdığı hakkı tekrar kendi isteğiyle alması şeklinde gerçekleşmektedir.

Nowadays future has been going to the truth about that just one hand, just one power is able to control us from just one center, whether we want or not. The truth about censor implemented in Turkey, can be seen as just a beginning of this central control mechanism and its results. Prevention of this service being provided to public in appearance by again people, who provide this service, is a subject needing discussion. This case is a limitation about individual freedom of will. The internet censor which averts users' application to information on the internet and sharing on internet environment and prevents this right comes true in this way: dominated power's taking back the right which dominated power entitle to public voluntarily.

Müge Burcu CODUR, Elif Varol ERGEN

"Hafıza \ Memory"

Manuel dönemden, sayısal döneme geçerken hayatımıza dahil olan flash diskler, hafıza kartları, büyük depolama üniteleri; varlığımızı kanıtlama, bir geçmişe ve birikime sahip olduğumuzu ispatlama ve bunları saklama aracımızdı. Onlar hayatımıza girmeden önce kişisel belleğimizi manuel araçlarla oluşturuyorduk. Şimdi ise dijital teknolojinin sağladığı hız ve faydanın tüm kişisel belleğimizi ele geçirmesini seyrediyoruz. Bütün belleğimizi ve geleceğimizi, her an yok olmaya uygun olduklarını gözardı ederek, bu dijital platformlara ve depolama alanlarına inşa ediyoruz. “Güne dair hafızası oluşmayan bir bugüne sahipsek, geleceğin belleğini nasıl oluşturabiliriz” problemini tartıştığımız noktada, telefon ve tabletlerdeki kişisel fotoğrafları ve notları toplayarak geleceğin belleğini oluşturmaya çalıştık.

In the transition of physical to digital era; flash drives, memory cards, and large storage unit that involved in our lives, were devices to prove our existence, to verify that we have a history and an experience. Before the digitalization, we were used to create our personal memory with manual tools. And now, we are watching our personal memory to be taken over by the speed and benefits of digital technology. We are building our whole memory and future in those digital platforms and storage areas, with the ignorance of a fact that they might be disappear forever at any moment. At the point of the discussion of "If we do not have a recollection of today, how can we create the memory of future", we study to create memory of future by collecting personal photographs and notes on tablet devices and cell-phones.

Özgür Alican

alicanozgur@gmail.com

"Sayısal"

Sosyal medyada tanışlar aşkın temeli mi olacak? Beşinci lezzet olmadan tad almayı hatırlayamayacak mıyız? GDO’suz tarım riskini ne kadar süre sonra göze alamayacağız? Davul dengi dengine çalamayacak mı atalarımızn ‘bildiği’ gibi? Yoksa eski köye yeni icad mı derdimiz? Yeniliklerden korkmak ile materyalist düşüncenin kurbanı olmak arasında fark var. ‘Ne olursa olsun tüket’ ile ‘nasıl olması gerekiyorsa üret’ arasında kalmak zorunda değil insan. Tüketimden kasıt sadece nesneler üzerinden anlaşılmamalı. Aşk da bir tüketimdir yeri gelince. İnsanın ömründen harcadığı zamandır. Telafisi olmayan zaman bazen çar çur edilir gündelik telaşede. Bu sebeple bu çalışmada üç temel konu (aşk, iş, çevre) işlenmeye çalışılmıştır.

Will the meetings on social media be the basis of love? Are we going to remember the tastes without the fifth flavor? When will we not take a chance doing agriculture without GEO? There is a difference between being a victim of materialist thought and being afraid of changes. The man must not stay between ‘consume what it is’ vs. ‘produce how it must be’.  Consumption should not be understood only through the ‘objects’. Love is consumption also. It is a time interval, which people spent from life. Therefore, in this work there subjects (love, job, environment) have been mentioned.

Animasyon     : Sadi Kerim DÜNDAR
Ses Tasarımı  : Mehmet KEMALOĞLU

kerimdundar@gmail.com

"Bilgi Çağının Tasarım Mini-Festosu"

Tasarım bir bilim dalıdır. Tasarım doğanın mesleğidir, ve çatısı altında matematik, istatistik, fizik, kimya ve sanat gibi bir çok disiplini barındırmaktadır. Gelecek tasarım için artık eskisi gibi değildir. 21. yüzyılın teknolojisinin getirdiği dijitalleşme, tasarım olgusunu dönüştürmüştür. İlhamını her zaman doğadan almış olan tasarımcı, yakın zamana kadar doğada gördüğü sonuçları taklit ederken, artık doğanın o sonuçları yaratan süreçlerini kendisinden ödünç almaktadır. Bu ne ifade etmektedir? Tasarımcının sahip olduğu ilim sahasının, yani hayal sınırlarının ötesinde sonuçlara ulaşabilmesi demektir. Tasarımcının doğanın milyarlarca yıllık tecrübesinden yararlanabilmesi demektir. Tasarımcının doğayı daha iyi anlayabilmesi ve onunla dost olma yolunda bir adım daha atmış olması demektir. Bu projede görsel olarak, doğanın yaratım süreçlerini ödünç alan algoritmalar ile elde edilmiş tasarımlar yer almaktadır.

Design is a scientific grand discipline. Design is the profession of nature; and under its roof, hosts many disciplines like mathematics, statistics, physics, chemistry and art. 21st centuries technology gave birth to digital design concept. Future of the design is not what it used to be. Designers, whom always had the inspiration from nature, were imitating the observed results of nature until recently. From now on, designers are able to borrow the processes that create those results. Reaction Diffusion is one of the creation processes of nature. In nature, many living beings pattern and form is occurring as a result of this process. The animation you are about to watch in this project, as an example of biomimicry in design, is designed with an algorithm that borrowing the Reaction Diffusion creation process from nature. The biomimicry in design means; Designers are able to reach results beyond their wisdom field - in other words beyond their boundaries of imagination. Designers can benefit from the billions of years experience of nature. Designers have taken one step more to better understand nature.

Seda Nur ATASOY, Seçil ERMİŞ, Esra TUNCALI

sedanur.topaloglu@atauni.edu.tr

"Antlaşma"

Sanatın politika için kullanılmasının uzun ve köklü bir geçmişi vardır. 1970’lerin ortalarında bazı sanatçı ve eleştirmenler sanatın politik kaygılardan uzak durmaması gerekliliğini savunmuşlardır. 1980 yılında “propaganda için biraz propaganda”  adında bir makale yazan Lucy Lippard bu görüşteki sanat eleştirmenlerinden birisidir.” Sanat çevremizde neler olup bittiği hakkında yeni görme ve düşünme biçimleri yaratan bir provokasyon oluşturmalıdır.”görüşünü savunmaktadır. Verilmek istenen mesaj, insanlar ölürken, birileri aç, susuz, yaralı, sevdiklerini, yakınlarını kaybetmiş bir halde canını kurtarma telaşına düşmüşken, hala masa başında tüm bunların hiçbiri yaşanmıyormuş gibi önlerindeki antlaşmayı tartışanların varlığı. İşte bu yüzden gelecek hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak.

Using art for politics has a long and rooted history. In the midst of 1970s, some artists and critics have argued that art should not be kept away from political concerns. Lucy Lippard is one of those art critics, who wrote an article in 1980, called “Some Propaganda for Propaganda”.  She supports the idea that “art should provoke new ways of seeing and thinking about the things happening around us”. The message is: the existence of the ones who discuss the treaty on their table as if nothing bad was happening, while people are dying, while some are starving, thirsty, wounded, and trying desperately to save their lives while they lose their relatives and loved ones. Thus, the future will never be the same! 

Seza Soyluçiçek

sezasoylucicek@gmail.com

"Geleceğin Fraktal Yaşamı / The Future of Fractal Life"

Gelecek kurgularımız, çoğu zaman deneyimlemediğimiz ya da görmediğimiz durumlardan oluşan düşlerimiz olabilmektedir. Bazen de var olan dünyamızdan farklı, zihnimizde oluşturduğumuz ütopik bir dünyadan meydana gelebilmektedir. Gelecekte her şeyin klonlanacağı ve her alanda kopyaların çoğalacağı düşüncesinden hareketle fractal tekniğiyle elde edilen görüntüler oluşturulmuştır. Bu projede bütünden parçalara ayrılan ve parçalardan bütünü oluşturan, Fractal özelliği olan ütopik şehir görüntüleri tasarlanmıştır.

Our future fictions may frequently be our dreams that consist of the statuses  we have never experienced or seen. And sometimes, it may arise from an utopic world that we create within our mind which is different  from  our real world. With reference to the thought that everything will be cloned and reproduced in every field,  some images were created by using the Fractal technique. In this project, utopic images  that are Fractal features which divide from whole to parts and make a whole with parts, are designed.